Tanıtım

Sunday, March 23, 2014

'Dekolte giyip sokakta dolaşamıyorum '



Muhteşem Yüzyıl'ın Mihrünisa Hatun'u Berrak Tüzünataç diziden ayrıldıktan sonrra ilk kez konuştu.

Hürriyet'ten Hakan Gence'ye konuşan Tüzünataç süredir sessizdi. Ne Nejat İşler’le ilgili söylentiler ne sosyal medyada hakkındaki eleştirilere cevap verdi. Bu hafta buluştuk. Tüzünataç yaşadıklarını ilk kez ve sansürsüzce anlattı...

Muhteşem Yüzyıl’dan ayrıldınız. Mihrünisa karakterinden size ne kaldı? 

- Değişim ve dönüşüm dönemindeyken bana çok destek olan beni bir sonraki aşamaya taşıyacak insanlarla tanışıp güzel dostluklar kurdum. Diziye dahil olduğumda dördüncü sezondu ve oturmuş bir setti. Dekor, kostüm, atmosfer role girmem açısından çok yardımcı oldu. İçinde yer aldığım için mutlu olduğum bir işti.

Mihrünisa hem sevdiği adamı hem oğlunu sisteme kurban verdi. İktidar için yapılan kardeş ve oğul katline bakışınız ne? 

- Yaşananlara hak vermemiz ve o dönemi anlamamız mümkün değil. Çünkü insanlık ruh döngüsü olarak çok daha sevgi dolu ve insancıl bir baza doğru gidiyor. Algısı açık olan her insan da evrendeki bu enerjiyle oraya doğru yükseliyor. Ben sadece bu zamanda yaşayan bir ruhun o dönemde ne kadar acı çekebileceğini tahayyül edebiliyorum.

Başbakan diziye yönelik “Bizim öyle bir ecdadımız yok” açıklaması yaptı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

- Batı medeniyetlerindeki insanlar birbirlerine, kendilerine ve tarihlerine çok daha objektif bakabiliyor. Sonuçta hiçbir insan ve dönem kusursuz değil. Kendi kusurlarımızı, eksiklerimizi ya da fazlalarımızı toplum olarak sahiplenebildiğimiz zaman, her şeyi daha net kucaklayıp kabullenebileceğimize inanıyorum.

Osmanlı ve günümüz siyasetini kıyasladığınızda çıkardığınız sonuç ne?

- Dünyada birçok farklı rejim örneği var. Demokrasi üzerinden konuşursak, günümüzde halkın ve çoğunluğun istediğinin olması üzerine bir sistemde yaşıyoruz. Aslında bu da tartışılır bir şey. Mesela baraj sistemi. Meclis’te her kesimin temsil edilebilmesini yürekten isterim. Ama yüzde 10 barajı bunu kısıtlıyor.

Twitter yasağına bir sanatçı olarak ne diyorsunuz?

- Yine ne yaptık da bir şey daha yasak edildi bize? Bunların hiçbiri belli değil. Baya sevgiden yoksun kalmış evlat psikolojisi oluşuyor üstümüzde. Sebebi açıklanmaksızın cezalar veriliyor, yasaklar konuluyor. Yasağı koyanların bile uymadığı bir yasak bu üstelik, yasağın konmasından yana olanlar, yasak sonrası ne düşündüklerini Twitter aracılığıyla ifade ediyor! Artık önemli olan akıl ve ruh sağlığımız, iyi ki mizah var, ona sığındık. Ve o yasaklanamıyor, şükürler olsun.

Dekolte konusundaki baskılar sizi kadın olarak nasıl etkiliyor?

- Ben babaannemin giydiği etekle şu an Beyoğlu’nda gezemiyorum! Bir kadın eğer dekolte giymek istiyorsa, onu bir tehdit gibi algılamaktansa; güzellik olarak görülmesini dilerim. En azından kadının estetik anlayışına saygı duyulmasını beklerim. Kimse, başkasına bir zarar vermediği sürece, başkasının ne yaşam tarzına, ne düşünce tarzına, ne giyinmeye tarzına ne de inanç sistemine karışamaz. Onu daha iyi ve huzurlu bir insan yapıyorsa isteyen ağaca bile tapabilir. Kimse kimsenin kurtuluş arayışını elinden alamaz. Hiçbirimizin buna hakkı yok.

No comments: