Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın sopalarla dövüldüğü gün hemen yan sokakta, Tevfik Caner Ertay adlı bir başka üniversiteli de polisler tarafından, iddiaya göre demir sopalarla darp edilerek polis otosunun bagajına kilitlenmişti.
Şehir içinde dolaştırılan Ertay, iki hastane gezdirildikten sonra avukatlarından saklanarak gözaltına alınmıştı. Eskişehir Devlet Hastanesi ve Yunus Emre Devlet Hastanesi'ne ait kameralarda Ertay'ın bagajdan çıkarılıp hastaneye götürüldüğü ana ait kayıtlar var.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre, savcılığın bilirkişi olarak atadığı Ankara Emniyeti, gencin yanında kameralara yansıyan ve yüzü açık olan polisleri teşhis edemedi. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Tevfik Caner Ertay, 2 Haziran 2013 akşamında polislerce demir sopalarla dövülüp, polis otosunun bagajına kilitlenerek ölümle tehdit edildiğini öne sürerek suç duyurusunda bulunmuştu. Ertay'in dilekçesine göre, o gece AKP Eskişehir İl Binası'na yürüyen grubun içindeydi. Gruba polis müdahale edince Ertay gazdan kaçıp bir otoparka saklandı. Arkasından gelen 20-30 polis, Ertay'ı tekme, yumruk ve copla dövdü. Baygın düşen Ertay gözünü açtığında polislerin gittiğini fark etti.
Yaşadığı kâbusun bittiğini düşünerek otoparkın üst katına çıktı. Ancak asıl kâbus ondan sonra başladı. Ertay bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bir saat sonra bulunduğum yere Eskişehir Terörle Mücadele Şubesi'nde çalışan, bildiğim, sivil giyimli beş polis geldi. Beni darp edip kimliğimi aldılar. Sürükleyerek merdivenlerden indirdiler. Aşağıda 15 polis daha vardı. Ellerindeki demir ve ahşap sopalarla bana saldırdılar. Yerde yatarken polis yüzüme biber gazı sıktı. Beni parka doğru sürüklediler, aracın bagajına sıkıştırıp, kapağını kapattılar. Aralarında 'Bunu yok edelim' diye baskı uyguluyorlardı. Bilmediğim bir caddeye götürdüler. Bagaj açıldığında da polis amiri olan 'Ayhan' isimli şahısla yaklaşık 10 polis vardı. Ayhan, 'İyi yapmışsınız, şimdi götürün' dedi. Bagajdan çıkartmaya çalıştılar. Direnince dövüp tekrar kapattılar."
Ertay, aracın bagajında iki hastaneye götürüldüğünü, rapor yazan doktora baskı uygulandığını, avukatlarını aramasının engellendiğini ve en sonunda polis merkezinde tutulduğunu savundu. Ertay'ın, Adli Tıp muayenesinde 'burnu ve elinde kemik kırığı, yüzünde yaygın şişlik, sağ göz altında 10x5 santimetre çapında morluk, sırtında, ensede, batında ve sol uylukta büyük kızarıklıklar' saptandı. Eskişehir Başsavcılığı, soruşturma sonunda Eskişehir Devlet Hastanesi ve Yunus Emre Devlet Hastanesi'nin kemaralarına el koydu.
Eskişehir Devlet Hastanesi kamerasına göre saat 02.29 sularında girişe sivil bir araç yanaşıyor ve sivil giyimli üç kişi iniyor. Sonra aracın bagajı açılıyor. Bagajdan çıkan Ertay topallayarak yürüyor. Bu halde hastaneye götürülüyor. 10 dakika sonra Ertay koluna iki polis girmiş halde yeniden bagaja bindiriliyor. Araç, saat 02.49'da Yunus Emre Devlet Hastanesi'ne varıyor. Ertay, tekerlekli sandalyeyle götürülüyor. Bu sırada koridorda, Ertay'ı getiren iki polis beliriyor. Biri şapkalı iki polis, kısa bir muayenenin ardından Ertay'la odadan ayrılıyor.
Ertay'ın Eskişehir Devlet Hastanesi'ne giriş kayıtlarını inceleyen Ankara Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü'nün 14 Mart tarihli bilirkişi raporunda, 'kayıt çözünürlülüğünün düşük olması, kayıtların uzak mesafe olması ve şüpheli şahısların yüzünü temsil eden görüntü bilgisinin yeterli düzeyde olmaması' nedeniyle teşhis yapılamadığı ifade edildi. Bilirkişiler, Yunus Emre Devlet Hastanesi'nin koridor kamerası görüntülerini ise incelemedi.
No comments:
Post a Comment